Resmi bir başlık oldu, hakkımda. Ama işi görecektir. Vizyon-misyon yazsam daha mı iyi olacaktı?
Blogun geri kalanında gördüğünüz gibi, ben Enes Karaboğa.
Meslek olarak ne yapıyorsun diye sorulduğunda ‘İnternet Girişimcisi’ diye cevaplıyorum fakat bu cevap yeterli olmuyor genellikle.
Ben de şu şekilde cevaplıyorum. Kara Akademi blogunu yazarak internette varolmak, ticaret yapmak, bilinirlik kazanmak isteyen girişimcilere yardımcı oluyorum. Continue reading
İnternette varlık göstermek istiyorsunuz ama blogunuz yok.
Önünüzde iki seçenek var, ya işi gücü bırakın ya da tövbe edip hemen başlayın.
Blog, aynı email marketing de olduğu gibi, internette varolmak isteyen insanlar için olmazsa olmazdır. Blogunuz yoksa siz de yoksunuzdur. Aynı kimlik gibi yani, kimliği olmayan vatandaş gibi.
Neden mi? Anlatacağım, okumaya devam edin…
Online dünyada açık ara en çok konuşulan konu SEO’dur.
Bütün odaklanma ise SEO teknikleriyle siteyi Google’da üst sıraya çıkartmak. Ben bile bu işten nasibimi alıyorum. Arkadaş bana soruyor: ‘Enes ne iş yapıyorsun?’
Cevaplıyorum: ‘Online işletmelere karlarını ve verimliliklerini arttırmaları konusunda danışmanlık hizmeti veriyorum’.
‘Yani SEO yapıyorsun?’. 10 kişi sorsa 9’u bunu söylüyor. Özetle herkes kafayı SEO ile bozmuş durumda.
Ama belirtmem gerekiyor ki, ağzına SEO kelimesini alan 10 kişiden 11’i maalesef neden bahsettiğini bilmiyor ve bu SEO sevdası yüzünden işletmesine zarar veriyor.
Nasıl mı? Okuyalım…
Bu yazımda SEO’nun ne olup ne olmadığını anlatacağım.
Ardından, SEO’nun nasıl yapılması gerektiğini ve odaklanılması gerekenlerin neler olduğundan bahsedip, bu konuda enerjinizi nasıl kullanıp en başarılı bir şekilde bu işin altından kalkabileceğinizi anlatıp bitireceğim. Continue reading
Bu yazıyı yazmak aklıma Kabataş-Adalar şehir hatları vapurunda geldi. Seyyar satıcı mı desem showman mi desem, adamın birisi bildiğimiz patates soyacağını öyle bir anlattı ki almamak için kendimi zor tuttum 🙂
Satıcının her hareketi ve kelimesi harika tasarlanmış bir reklam gibiydi, marketing adına en doğruları yapıyordu.
Eve gidip hemen bununla ilgili bir yazı yazmalıyım dedim. Tabi eve gelmem neredeyse geceyi bulunca üzerine düşünecek de bolca zamanım oldu.
Düşünürken aklıma Şener Şen’in Neşeli Günler filmindeki jilet sahnesi geldi. Üzerine düşününce daha iyi bir örnek olduğuna karar verip, bunu bir yazı haline getirdim. Tadını çıkartın 🙂
En iyi jilet budur…
E-ticaret, B2B, hizmet sektörü veya Kara Akademi gibi bir blog… Türü farketmeksizin bir online işletme kurdunuz.
Reklamlar verildi, tanıdıklardan başlayarak kulaktan kulağa bilgi yayıldı, ziyaretçiler siteye akmaya başladılar. Gelsin satışlar…
Aa, gelmedi! İstediğiniz satışlar bir türlü gerçekleşmedi. Akşam sayılara baktığınızda astarı yüzünden pahalıya geldi.
Kişisel bloglardan milyonlarca dolar cirosu olan dev e-ticaret sitelerine kadar bu sorun ortaktır. Satışlar hiçbir şekilde istenildiği düzeyde değildir.
Bu basit bir memnuniyetsizlik midir yoksa sayılarla desteklenebilir mi diye merak edip, şirketlerin Google Analytics hesaplarını incelediğimde memnuniyetsizlikten öte durumun sebebinin zincirleme hatalar olduğunu gördüm.
Bu hataların önüne geçip istediğiniz satışlara ulaşabilmeniz için de bir rehber hazırladım!
Akrep Nalan’ın eski websitesinin anasayfası – Yazının devamında bahsedeceğim 🙂 Continue reading
Listeme kayıt olan herkese bir hoşgeldin maili gönderdim.
Bu emailde okuyan herkesin bana kendini tanıtmasını ve nelerle uğraştığını söylemesini ve bu süreçte en çok zorlandıkları konuyu söylemelerini istedim.
Harika dönüşler aldım! Dönenlerin çoğu üniversitelerinin ilk yıllarında olan heyecanlı arkadaşlardı, herkese tek tek cevap verdim. Gerçekten harika fikirler vardı, çoğunu heyecanla okudum.
Fakat hemen hemen herkesin zorlandığı bir konu vardı: Fikirlerinin kimse tarafından önemsenmemesi ve hayata geçirirken zorlanmaları.
Ben de bu konuda bir yazı yazmak istedim.
Üzülme kedicik, sana yardımcı olacağım 🙂 Continue reading
Bu başlığı gören ve bu yazıyı okumaya başlayan iki tip insan var.
Birincisi: Dur bakalım, Enes saçmalamaz. Kesin bir yol gösterir ve belki ben de takip edip aynı yoldan para kazanırım insanı. Kolay para kazanmayı sever, fırsatları kovalar ama genelde sonsuz bir arayıştadır 🙂
İkincisi: Bıktım artık bu saçmalıklardan. Para kazanmak bu kadar kolaysa neden gidip kendi kazanmıyor? Kazanıyor olsa buraya yazar mıydı?
İkisi de yanlış. Çünkü burada bir yöntemden, kısa yoldan bahsetmeyeceğim. Online marketingin en baba, en cömert, en köklü ve en potansiyelli eski toprak ’email marketing’den bahsedeceğim. Hatta bahsetmekle kalmayıp, doğru düzgün email marketing nasıl yapılır anlatacağım. Okumaya devam edip, 1’e 44 olayını da öğrenebilirsiniz tabi.
HepsiBurada sitesine slider eklemiş, demek ki ben de eklemeliyim. Google mavi renkli buton kullanıyor, demek ki ben de kullanmalıyım. Amazon ürün sayfalarını upuzun yapıyor, demek ki biz de öyle yapmalıyız.
Bu ve benzeri lafları öyle çok duyuyorum ki, bir yazı yazma ihtiyacı hissettim. Büyük ve başarılı sitelerin her yaptığını yapmak sizi başarıya götürmeyecektir. Fakat bu sitelerin yaptıklarını da göz ardı etmeliyiz anlamı da çıkmamalı.
Soru şu: Neyi örnek alıp, sitemizde uygulayacağımızı ya da neyin bizim için doğru olduğunu anlamanın yolu nedir? Aşağıdaki koyunlara benzememek için ne yapmalıyız?
Blogun geri kalanında da gördüğünüz üzere ben Enes.
Yaptığım ise şirketlerin online cirolarını, karlılıklarını, verimliliklerini ve en önemlisi ceplerine giren parayı arttırmak.
İlk söylediğimde çok hoş bir tat bırakmayabilir fakat şirketler para kazanmak için kurulur ve en önemlisi maliyetlerin minimum dönüşün maksimum olmasıdır.
İşte benim de tam olarak yaptığım bu: Giderlerinizi minimize etmek ve karlılığınızı arttırmak.
Hem yurtdışında hem Türkiye’de bu konuda şirketlere danışmanlık vermekteyim. Danışmanlık dediğime bakmayın, genellikle çalıştığım şirketlerin bir parçası bir takım oyuncusu oluyorum 🙂
E-ticaret, lead-gen veya herhangi bir gelir modelindeki şirketle çalışabiliyorum.
Anlaştıktan sonra, şirketin çalışma prensibi, gelirleri (satış, lead gibi) ve giderleri (Adwords, Facebook) gibi konularda ayrıntılı bilgi alıp araştırma sürecine giriyorum. Bu süreçte Google Analytics datalarından, Adwords datalarına, gerekirse heatmap kurulmasına kadar her türlü bilgiyi elde ediyorum.
Bu bilgiler ışığında sitenin dönüşüm ve satış kaybetmesinin sebeplerini tespit ediyorum ve bir yol haritası çıkartıyorum. Bu çalışmanın sonucunda genel tepki ‘Biz bunları nasıl göremedik?!‘ oluyor.
Yol haritasında sitede yapılacak değişiklikler, bu değişikliklerin test edilmesi (test etmeden yayına alınmıyor) ve diğer süreçler belirleniyor ve çalışma başlıyor.
Çalışma süresince web sitesi değişiklikleri, reklam kanalları optimizasyonları, içerik ayarlamaları gibi çalışmalar yapıyorum ve her şey bittiğinde cironuzun nasıl arttığına, masraflarınızın nasıl azaldığına dair rapor sunuyorum. Prensip basit, ama sonuçlar etkili.
Şimdi biraz sonuçlara bakalım:
Bu Konyalı Saat ile çalışmaya başladıktan sonra Konyalı Saat’in internet cirosunun artışı:
Bu da Adwords maliyetlerinin bir önceki seneyle kıyası:
Ortalama %60 azalma. Yani bir saati artık %60 az maliyetle satabiliyoruz.
E-ticarette bir örnek Konyalı Saat iken lead-gen sitelerinden Konuşarak Öğren’e bakalım:
Konuşarak Öğren ile çalışmaya başladığımızdan beri cirosunda ciddi artışlar sağlandı. Dönüşüm oranlarımızda ise ilk değişikliğimizde %97, ikincisinde üzerine %20, üçüncüsünde ise bunun üzerine %30 artış sağladık.
Adwords maliyetleri ise aşağıdaki şekilde:
Bu sonuçlar sadece paylaşmam için izin verilenler.
Bazı müşterilerim maalesef kendileri ile ilgili veri paylaşmama izin vermiyorlar. Fakat bu iki çalışma bile işletmenizin potansiyelini nasıl kullanabileceğiniz konusunda size fikir verecektir.
Bu sonuçlar çok seyrek gördüğümüz değil, tam tersine planlı bir çalışmayla her gün başardığımız sonuçlar.
Birlikte yola çıkarak sizin için de benzer sonuçlar alabiliriz. Bana ulaşmak için enes@conversionaddict.com adresine email gönderebilirsiniz.
