İnternette varlık göstermek istiyorsunuz ama blogunuz yok.
Önünüzde iki seçenek var, ya işi gücü bırakın ya da tövbe edip hemen başlayın.
Blog, aynı email marketing de olduğu gibi, internette varolmak isteyen insanlar için olmazsa olmazdır. Blogunuz yoksa siz de yoksunuzdur. Aynı kimlik gibi yani, kimliği olmayan vatandaş gibi.
Neden mi? Anlatacağım, okumaya devam edin…
Kim olursanız olun, e-ticaret uzmanı, pasta ustası, akademisyen, diyetisyen, reklamcı, öğrenci, girişimci, yazılımcı, tasarımcı…
Ne yaparsanız yapın, internette bilinirlik istiyorsanız bir blogunuz olmak zorunda.
Örneğin ben, internet girişimcisi, Enes. Eğer bu blog olmasaydı benden nasıl haberiniz olacaktı? Müşterilerim beni nereden bulacaktı?
Kebapçı veya dönerci tarzı bir iş yeri açıp, tabelada da ‘Kara Akademi – İnternet Siteniz İtinayla Optimize Edilir’ yazmam gerekirdi sanırım 🙂
Şaka bir yana, bu yazının yazıldığı 2014 yılı itibariyle hala blogging en etkin yöntemlerden bir tanesi. İstatistikler de farklı söylemiyor:
- İnternette geçirilen zamanın %23’ü bloglarda geçiriliyor
- Online insanların %77’si blog okuyor
- Bu SEO’culara gelsin: blogu olan şirketler %97 daha fazla link alıyorlar
- İnternette alışveriş yapan kişilerin %61’i bir blog yazısını dikkate alarak alışveriş yaptılar
- Kullanıcıların %70’i ilgilendikleri şirketleri reklamlardan değil bloglardan tanıyorlar
- Ziyaretçilerin %60’ı blogunu okudukları şirketlere karşı pozitif bir tavır alıyorlar. (istatistiklerin kaynağı)
Tamam Enes, anladık blogging önemli… Ama blogging ne?
Bu soru komik durabilir ama herşeyden önce blogging ne demek soruna bir açıklık getirmek istiyorum.
Blogging, aslında weblog kelimesinin kısaltması. Web’de insanların yazdıkları kişisel sayfaları da diyebiliriz ilk çıkış zamanında.
Fakat yıllar geçti ve internet evrimleştikçe bloglar bilginin sistematik sunulduğu yerler haline geldiler.
Yani bilinenin aksine blog günümüzde Mehtap ablanın gezdiği üç ülkenin resimlerini koyduğu bir benimsitem.blogcu.com değil, profesyonellerin bilgilerini, tavsiyelerini, hizmetlerini düzenli bir şekilde aktardıkları mecralar haline geldi.
Tabi bu profesyonel kelimesi sıkıcılığa itmemeli. Doğru kullanılan bloglar insanlara hem faydalı olurken hem de eğlenceli bir şekilde yeni müşteriler sağladı.
Hemen örneklere geçeyim:
Lidyana hayran olduğum sitelerden birisidir ve blog konusunda da web sitelerinde olduğu gibi oldukça başarılı.
Bilmeyen varsa, bu arkadaşlar takı, saat, gözlük, ayakkabı gibi bilimum moda ürünleri satıyorlar.
Dolayısıyla moda ile ilgilenen müşteri adaylarını satın almaya ısıtmak, ürünleri hakkında bilgilendirmek ve en önemlisi güven oluşturmak adına blogging yapıyorlar.
İlham vermesi açısından ne yazdıklarına bir göz atalım.
Şu yazıyı sevdim, başlığı: Tek taş seçimi ve tek taş modelleri
Konu 14 Şubat, ürün tek taş yüzük.
Bu yazı şu kişilerin işine yarıyor:
- Sevgililer gününde ne hediye alacağını bilemeyen kararsızlar
- Tek taş almak isteyip fikir sahibi olmayanlar
- Hangi tek taşı seçeceği konusunda kararsızlar
Bu üç grubu hedefleyen bu yazıda öncelikle bilgiler veriliyor. Hemen ardından ise Lidyana.com’da satılan ürünler sıralanıyor.
Bu yazı bir taş ile kuş katliamı yapıyor:
- Arama motorlarından tek taş ile ilgili aramalarda Lidyana’ya müşteri getiriyor
- İlk defa Lidyana’ya gelen birine profesyonel bir imaj çizip, harika bir ilk intiba bıraktırıyor
- Sevgilisinden tek taş isteyen kızlara bu yazıyı paylaştırıp, potansiyel müşteriler çekiyor
- Tek taş konusunda kararsız olan kişilere bir rehber sağlıyor
- Arama motorlarındaki güven algoritmasına olumlu bir etki bırakıp, Lidyana’nın arama motorlarındaki sıralamarını yükseltiyor.
Blog yazmak için her zaman e-ticaret sitesi olmanıza gerek yok.
İkinci örneğim bir web tasarımcısından geliyor. Hasan Yalçın’ın Tasarımcının El Çantası blogu.
Hasan Yalçın ile yanlış hatırlamıyorsam 2009 yılında projem var bana para verin diye koşturduğum konferansların birinde tanışmıştım. Alanında oldukça tecrübeli ve bilgili olan harika bir insandır kendisi.
Hasan Yalçın blogunda, tecrübelerini paylaşmakla kalmayıp aynı zamanda portfolyosunu da paylaşıyor.
Yani bu blog şu kişileri ilgilendiriyor
- Tasarıma yeni adım atan gençler (veya ihtiyarlar :))
- Tasarım hizmetine ihtiyacı olan kişiler veya şirketler
- Tasarım konusunda bilgisini arttırmak isteyen kişiler
Ama tabi asıl can alıcı kısım şu sayfa:
Eğer danışmanlık veya tasarım ile ilgili bir hizmet almak istiyorsanız kendisine ulaşabiliyorsunuz.
En baştaki konuya dönecek olursak, internetten bir hizmet veya ürün satmak için gereken ziyaretçiyi, ziyaretçi geldikten sonra güveni sağlamak için daha doğru bir yol görebiliyor musunuz?
Hasan Yalçın, bu blogu olmasa, bunun yerine bir web sitesi olsa ve Google’dan ‘tasarım’ gibi anahtar kelimeleri aratan kişilere satış yapmaya çalışsa daha mı etkili olurdu?
Yoksa uzmanı olduğu alanda yazdığı bu blog mu daha etkilidir? Cevabı siz biliyorsunuz.
Bunlar Profesyonel, Ben Nasıl Yapacağım?
Evet, bu insanlar profesyonel. Sizi (blogu olmayanları) endişelendirmesi gereken blogun profesyonelliği değil, olup olmaması.
Bu kadar basit. Blogunuz vardır veya yoktur. Kötülüğü veya iyiliği, profesyonelliği veya amatörlüğü ikinci planda kalıyor.
Bu blog var, bu satırları okuyorsunuz ve dijital marketing konusunda danışmanlık hizmeti almak istediğiniz zaman bana geleceksiniz, Mustafa’ya gitmeyeceksiniz. Çünkü Mustafa diye birini tanımıyorsunuz, çünkü blogu yok 🙂
Bu yüzden ne olursa olsun önceliğiniz blogunuzu açmak olmalı.
Ne Konuda Yazacağım?
Neyi biliyorsanız o konuda yazacaksınız. Hangi konuda bilgi sahibiyseniz ve hangi konuda insanların düşüncelerinize, fikirlerinize, tekniklerinize veya ürünlerinize ihtiyacı varsa o konuda yazmanız gerekiyor.
Bunun için bir şirket olmanıza gerek yok, eğer söyleyecek bir şeyiniz varsa, bunu aktarmaya şimdiden başlamalısınız.
Genellikle öğrenci arkadaşlar takip ediyor blogumu, onlar için de bir tavsiyem var. Kendinizi geliştirmek istediğiniz alanda yazmaya başlayabilirsiniz.
Eğer yazacağınız alanda çok derin bir bilgiye sahip değilseniz, başkalarının yazdıklarını toparlayabilirsiniz. Örneğin, web tasarımcısı olmak istiyorsunuz. ‘Türkiye’nin En İyi 20 Blog Tasarımı’ gibi bir yazı yazmak için uzman olmaya gerek yok değil mi?
Blog Açarken Dikkat Edilecekler
Amatör olması gerçekten problem değil. Siteniz amatör gözükse bile olmamasından iyidir.
Yine de amatörlük sürecini çabuk atlatmak için birkaç tavsiyem olacak:
1) Kesinlikle hazır bloglar kullanmayın
Blogger, blogcu, wix gibi servisleri kesinlikle kullanmayın. Bu servisler kolay olsa bile yarın öbürgün görevlinin birisinin kafasına esmesiyle birlikte blogunuz kapanabilir.
Diğer yandan, bu siteler 3 sene sonra aramızda olmayabilirler. Bunun için kendinize bir hosting edinin. Çok zor değil, iki tıklamayla kurabilirsiniz 🙂 Google’ı kullanın, Hostgator’ı deneyebilirsiniz.
2) Kendinize ait bir domain (site ismi) satın alın
Bu blogun adı karakademi.blogspot.com olsaydı ne kadar amatör dururdu değil mi? Ama adı KarAkademi.com.
Bunun için yıllık 14 lira veriyorum. Buna değer değil mi? Blogunuzun değerini çok arttıracaktır domain.
Domain seçimi konusunda ayrıntıya girmeyeceğim fakat gidip de ‘karizmajojuk21.com’ veya ‘enguzeltasarimlarbizde.net’ gibi vasat domainler tercih etmeyin 🙂
Domain için ihs.com.tr’yi tavsiye ediyorum. Google’dan IHS diye aratabilirsiniz.
3) Sitenizi WordPress platformunda kurun
WordPress sizin, benim gibi kişilerin rahat blog yazabilmesi için oluşturulmuş ücretsiz bir yazılımdır. Kullanımı oldukça kolaydır.
Zaten çoğu hosting şirketi ücretsiz bir şekilde WordPress kurulumu yapıyor.
4) Blogunuzu kurduktan sonra iletişim bilgilerinizi yazın veya hakkında sayfası oluşturun
Blogunuz oluştu diyelim, hemen bir yerinde kendinizi tanıtın ve blogun amacını yazın. Böylelikle ziyaretçileriniz neyin ne olduğunu anlayacaklardır.
Logo edinmeyi de unutmayın 🙂
5) Devamlılık en önemli silahınız olsun
Okuduğunuz bloglar, alışveriş yaptığınız internet siteleri, sosyal medya siteleri üç gün önce açılmadılar.
Hepsi amatör olarak başlayıp, yıllar içerisinde faydalı içerik veya hizmet sağlayarak büyüdüler.
Blogunuzu açar açmaz insanların yazdıklarınızı okuyacaklarını, her yerde paylaşacaklarını zannediyorsanız yanılıyorsunuz.
Bu konuda Mashable örneğini vermek istiyorum:
Bu Mashable’ın 2005 yılındaki ilk yazısı.
Mashable bugün itibariyle günde 15,000 dolar kazanmakta ve değeri 11 milyon dolar olarak belirlenmekte.
Bilmeyenler için Mashable bir trend blogu. Her alanda populer haberleri okuyucularına sunuyor. 2005 yılından beri Mashable üstüne koyarak gitti, başarısını bir günde yakalamadı.
Aynı durum Hasan Yalçın için ve Lidyana için de geçerli. Bu bloglar uzun yıllardır yazılıyor ve günceller.
Kurulup bırakılmış veya dün kurulmuş bloglar değiller, başarılarını tutarlı çalışmaya borçlular.
Özet
Her ne yapıyorsanız yapın, bir bloga ihtiyacınız var.
Blogunuz varsa internette varolmaya çalışan 100 insanın 90’ından öndesiniz demektir.
Blog ziyaretçi, müşteri, güven ve bilgi demek. En güzel kısmı ise bir blog açmak için 5 dakika yeterli. Kara Akademi’nin domain ve hostingini alıp açmak 10 dakikadan fazla zamanımı almamıştı. Ama artık sayesinde yüzlerce yeni arkadaşım ve bir çok yeni müşterim var!
Eğer sizin de bir blogunuz varsa veya bir blog açmayı planlıyorsanız yorum olarak bu yazının altına yazın!
Bu yazıdan faydalanacağını düşündüğünüz bir arkadaşınız varsa aşağıdaki butonları kullanarak sosyal medyadan paylaşın.
Email listeme katılmadıysanız, aynı şekilde aşağıdaki formu kullanarak katılmanızı ŞİDDETLE tavsiye ediyorum. Böylece yeni yazıları kaçırmayacaksınız ve diğer marketerlardan bir adım öne geçeceksiniz 🙂
Görüşmek üzere,
Enes
Buraya ilk defa geliyorsanız, ismim Enes, burası Kara Akademi. Dijital marketing ve büyüme konusunda tecrübelerimi burada yazıyorum. Tanışmak için enes at karakademi.com adresinden e-mail gönderebilirsiniz.
Bu makale diğer makalelerden içerdiği konu itibairyle daha basit olmuş. Fakat bahsedilen yapıldığı zaman gerçekten yararının görüleceği inancı bende de hakim. Elinize sağlık.
Haklısın, nispeten hafif bir yazı oldu fakat yazıda da bahsettiğim gibi konu basit, blogun olup olmaması. Yapanlarla yapmayanların farkı büyük.
Yazılarını büyük bir zevkle okuyorum. Normalde uzun yazılar bazen okumama nedenim olabiliyor ama senin bloğun on numara beş yıldız eline sağlık. Bloğun sayesinde tanıştık. yani blog önemli bir şey. Yazıda bahsedilenler çok doğru. Bloğu yazdınız çok güzel peki ziyaretçi gelsin diye bekliyor muyuz? Tabiki hayır. hemen hedef kitleyi bulup onlara sosyal medyadan ve ya mail yoluyla yazımızı gönderiyoruz.
İlgili kitleye ulaşmak için çekingen davranmamak lazım özellikle. Ben ilgilenebilecek insanlara mail atıyorum, Twitter’dan yazıyorum varsa Facebook’tan mesaj atmaya kadar gidiyor 🙂
Öncelikle eline sağlık Enes. Basit gibi görünen ama hem çok ihmal edilen hem de çok önemli bir konu üzerine gayet açıklayıcı bir yazı olmuş. Teşekkürler…
Ben teşekkür ederim okuduğunuz için. Önemli olan basit de olsa yapmak. Yapan, yapmayanın çok önünde.
merhaba enes kardeşim makalen belki basit gelebilir ama inan çok değerli ellerine sağlık
ya bu arada kardeş bir şey soracam ama tuhaf olabilir
neden kara akademi?
Çünkü soyadım Karaboğa ve bu blog da eğitim amaçlı. Karaboğa Akademi hoş gözükmeyeceği için Kara diye kısaltıp, sonuna da Akademi ekledim 🙂
Gerçekten güzel bir yazıydı keyifle okudum çok doğru bi konuya değinmişsin okurken hep bunu düşündüm başlamak için ince detay bence
Teşekkürler Hasret,
Sen de başladığında bizleri haberdar et 😉
Ben de blog açmak istiyorum ama nasıl açıldığını bilmiyorum yardımcı olursanız memnun olurum
WordPress ile rahatlıkla kurabilirsiniz. WordPress nasıl kurulur şeklinde bir arama yaparsanız karşınıza bir sürü kaynak çıkacaktır. Çıkan kaynaklardan da en yenilerine bakmanızı tercih ederim. Artık 5 dakikada WordPress kullanmaya başlayabiliyorsunuz.
Merhaba çeşitli el işi ve hediyelik eşya üzerine çalışıyorum.Bu işlerden her ne kadar anlayamasam da çok acemice açılmış bir bloğum var ve kesinlikle haklısınız bloğum olduktan sonra daha çok insana ulaşma imkanını yakaladım.Bir süre sonra site düşünüyorum,site konusunda da sizin fikir ve görüşlerinizi almak isterim .Teşekkürler.