Online dünyada açık ara en çok konuşulan konu SEO’dur.

Bütün odaklanma ise SEO teknikleriyle siteyi Google’da üst sıraya çıkartmak. Ben bile bu işten nasibimi alıyorum. Arkadaş bana soruyor: ‘Enes ne iş yapıyorsun?’

Cevaplıyorum: ‘Online işletmelere karlarını ve verimliliklerini arttırmaları konusunda danışmanlık hizmeti veriyorum’.

‘Yani SEO yapıyorsun?’. 10 kişi sorsa 9’u bunu söylüyor. Özetle herkes kafayı SEO ile bozmuş durumda.

Ama belirtmem gerekiyor ki, ağzına SEO kelimesini alan 10 kişiden 11’i maalesef neden bahsettiğini bilmiyor ve bu SEO sevdası yüzünden işletmesine zarar veriyor.

Nasıl mı? Okuyalım…

Bu yazımda SEO’nun ne olup ne olmadığını anlatacağım.

Ardından, SEO’nun nasıl yapılması gerektiğini ve odaklanılması gerekenlerin neler olduğundan bahsedip, bu konuda enerjinizi nasıl kullanıp en başarılı bir şekilde bu işin altından kalkabileceğinizi anlatıp bitireceğim.

SEO Zannettiğiniz Şey Değil

Zannedilen şudur:

• Abi anahtar kelimeler belirliyorsun
• O anahtar kelimeleri yazıda ve sitede bolca bulunduruyorsun
• Sonra linkler alıyorsun sitene (Blog yazıları, forumlar, edu & gov siteler, wiki vs)
• Sosyal medayada paylaşıyorsun
• Paran varsa SeNuke gibi programlar alıyorsun, daha azsa r10, fiverr gibi sitelerden like, tweet, link satın alıyorsun
• Bom, Google’da birincisin

Sen de buna inandın değil mi?

Bu yol o kadar yanlış ki, cümlelerim yetmez anlatmaya.

İnsanlar bu süreçlere saatlerini ayırırlar, öncelerden örnekler verip Ali’nin Ahmet’in Mahmut’un nasıl bu yöntemleri kullanarak Google’da ‘ayak mantarı nasıl engellenir’ kelimesinde en üste geldiğini anlatırlar.

Hatta bolca kitaplar bile satılır, hatta ben de mi yazsam bir tane 🙂

Şaka bir yana, öncelikle SEO nedir onu anlayalım.

SEO’nun açılımının Search Engine Optimizaton olduğunu bilmeyen yoktur. Fakat bu konuyu açmakta fayda görüyorum.

Search Engine, yani arama motoru için optimizasyon işlemidir, yani arama motorlarına bizim içeriğimizi bulması için yardımcı olmaktır bu işlem en temelde.

Bu yazıda Google üzerinden gidelim. Google belli bir algoritma üzerinden çalışır. Bu algoritma arama yapan kişilerin istedikleri içeriğe ulaşmayı sağlamayı hedefler.

SEO uzmanı diye takılan kişiler ise bu algoritmayı manipüle edip kendi sitelerini üste çıkartmaya çalışırlar.

Hikaye ise şöyle başladı:

Google’ın ilk günlerinde, Google hangi sitenin önce çıkacağını belirlemek için anahtar kelimeleri kullandı.

Örneğin, siteniz ‘Patatesin Faydaları’ ile ilgiliyse, Google gelip sitenize bakıyordu ve sitenizde patates ile ilgili kelimeler çoksa, hemen sizi üste çıkartıyordu.

Yani en çok patates yazan üste çıkıyordu. Tabi ki bu webmasterlar tarafından manipüle edildi.

Ardından Google algoritmasında linklere yer vermeye başladı. Eğer sitenize patates ile ilgili linkler veriliyorsa, yani siteniz başka siteler tarafından referans gösteriliyorsa üste çıkıyordunuz.

Hemen link satın almalar başladı ve algoritma mahvoldu.

Hikayeyi uzatmadan, şu ana geçelim. Şuan algoritma çok daha kompleks.

Google Panda, Penguen gibi isimler verdiği güncellemeler ile link spamini ve manipülasyonlardan %99’unu engelledi.

Yani Google evrim geçirdi ve link basarak üstlere çıkma olayı böylece son bulmuş oldu.

Google’ı kandırma günleri geride kaldı…

Ee Ne Yapmamız Gerekiyor?

İnternet varolduğundan beri doğruları yapan insanlar Google arama sonuçlarında başarılı olmaya devam ediyor.

Bunu anlamak uzun yıllarımı aldı. 2008 yılında bilgisayarıma programlar kurup, siteme sahte linkler yağdırıp Google’da bazı çok zor kelimelerde ilk sayfaya gelmiştim.

Bunun da baya bir ekmeğini yemiştim açıkcası. Öğrencilik günlerimde oldukça yardımı dokunmuştu.

Dedim ki eğer ben bir siteyi bu şekilde ilk sayfaya getirebildiysem, benzer konularda başka siteler açıp arama sonuçlarını domine edebilirim.

Hemen yatırımımı yaptım, bu iş için özel bir bilgisayar aldım, en pahalı programları satın aldım, proxyler, captcha kodu tahmin eden servisler derken fatura şişti.

Tabi bu bir sorun değildi. Nasıl olsa dönüşümüm daha iyi olacaktı. Olmadı…

Bir sabah uyandığımda sitelerimin pek çoğunu 10. sayfa ve aşağısında buldum. Google bir güncelleme ile silip süpürmüştü. Maddi ve manevi emek verdiğim iş batmıştı. Benim hatamdı.

Çünkü odaklanmam gereken konuyu yanlış anlamıştım.

Doğrusu ise adım adım şu şekilde olmalı

1) Sitenizin vereceği hizmeti ve kimi hedeflediğinizi iyi bilin (çok genel gözüküyor ama önemli)

2) Sitenizi Google için değil, müşterileriniz için dizayn edin

Bu verebileceğim en iyi tavsiyedir. Çoğu sitede bütün içeriğin en üstünde anahtar kelime yerleştirildiğini görebiliriz.

Burada amaçlanan Google botunun gelip bu yazıdan dolayı ilgili anahtar kelimede bu siteyi üste çıkartması. Hiçbir zaman çalışmaz, tek yaptığı müşterilerin kafasını karıştırmak ve siteyi amatör göstermektir.

Google bundan daha akıllıdır, müşterileriniz kaybetmeye değer bir hamle değildir.

3) Blog yazılarınızı müşterileriniz için yazın Google değil

Anahtar kelime yoğunluğu, başlıklarda anahtar kelime kullanımı gibi genel SEO kuralları tamamen zırvadan ibarettir.

Bu kelimeleri eklemek yazınızın akışını bozar ve aynı şekilde amatör gözükmenize sebep olur.

4) SEO’ya değil marketinge odaklanın

SEO marketingin sadece bir parçası. Sitenizde başarmak istediğiniz tek şey yüksek sıralamalar ise oldukça eksik bir stratejiniz var demektir.

Önceliklerinizi bu noktada doğru belirlemeniz gerekiyor.

Örneğin saat satan bir e-ticaret sitesinin tek amacı saat markaları ile ilgili kelimelerde en üste çıkmak değil;

• Ziyaretçilerinin istediği saatlere en kolay ulaşılabilmesini sağlamak
• Fiyat politikalarını doğru belirlemek
• Email, sosyal medya, blog gibi kanallarla müşterileri eğitmek ve bilgilendirmek
• Düzgün bir müşteri hizmetlerine sahip olmak, telefonlara, emaillere cevap vermek
• Site içeriğinin doğru yazılması, akışın kolay olması
• Kusursuz bir iade, değişim politikası olması vs.

Ama marketing ekibi bu sitede sadece Google’da hangi kelimede kaçıncı olduğuna odaklanırsa, işleri iş.

Ne yani SEO yapmayalım mı?

SEO yapmak, Google algoritmasını kandırma çabanız ise, mümkünse yapmayın.

Eğer müşterileri adaylarınızın sitenizi daha kolay bulabilmesi için gereken önlemler ise tabi ki yapmalısınız.

Tabi ki bunun yolu Google’ı manipüle etmek değil, işini kolaylaştırmak olmalı.

Bunun için

• Sitenizin domainini kitlenize göre seçebilirsiniz (illa ki anahtar kelime bulundurmak zorunda değil)
• Site başlıkları, arama motoru açıklaması, anahtar kelimeleri, alt tagleri sitenizi açıklayan anahtar kelimelere sahip olabilir
• Başka bloglara yazılar yazabilir, basın organlarında yer almaya çalışabilir veya ilgili bloglara yorum yapabilir, böylece doğal linkler edinebilirsiniz
• Sitenizde önemli içerikleri anasayfa gibi en çok trafik alan yerlere koyabilir, internal linking diye tabi edilen iç link yapısını kurup, önemli içeriklerinize daha çok güç kazandırabilirsiniz.
• Benim en çok kullandığım yöntem olan email marketinge odaklanıp, ziyaretçilerinizin sitenize defalarca kez geri gelmesini sağlayıp, sitenizin tekrar ziyaret edilebilen bir kalitede olduğunu Google’a gösterebilirsiniz.

Özet

Google hepimizden daha akıllı. Yüzlerce mühendis algoritmayı kötü kullanmaya çalışan kişileri takip ediyor ve engelleyecek önlemler alıyor.

Her güncellemede pek çok site dönmemek üzere ilk sayfadan düşüyor ve yine her güncellemede müşterilerini memnun etmeye odaklanan şirketler üst sıralara yerleşmeye devam ediyor.

Şuan çalışan bir SEO tekniğinin önümüzdeki iki üç ayda çalışmayacağının garantisini veririm.

Google ile kavga etmek yerine doğru noktaya, yani müşterilerinizi memnun etmeye, sitenizi daha kullanılır hale getirmeye ve harika içerik üretmeye odaklanırsanız, SEO’ya ihtiyacınızın kalmayacağının garantisini veriyorum.

SEO kitaplarına, ucuz SEO servislerine ve garantilerine kanmamanızı rica ediyorum. Eğer bu hizmetleri satan insanların kendilerine faydası olsaydı, zaten işletmeleri Google’ın zirvesinde olurdu.

5 dolara hiç bir site Google’da birinci olamaz, buna emin olabilirsiniz.

Doğallığa önem verin, ziyaretçileriniz istedikleri için linklerinizi sosyal medyada paylaşsınlar, başka bloglar sizi faydalı bulduğu için size link versin.

Unutmayın taşıma suyla değirmen dönmez 🙂

Her zamanki not: Email listeme katılmadıysanız aşağıdaki formu kullanarak katılabilirsiniz.

Bu yazıdan faydalanacağını düşünen insanlarla aşağıdaki sosyal butonları kullanarak yazıyı paylaşabilirsiniz.

Yorumlarınızı bekliyorum!

Enes